Hz. Ali aleyhisselam’ın Doğumu KABE’nin İçinde mi Oldu?

Hz. Ali aleyhisselam’ın Doğumu KABE’nin İçinde mi Oldu?

Kabe’ye şeref veren Aliyyel Murteza aleyhisselam’a selam olsun!… Takipçilerine doğumu münasebetiyle tebrik arzederiz…

Müslümanların kıblesi ve en önemli ibadetgâhıdır. Kâbe’yi Allah’ın emriyle Hz. İbrahim (aleyhisselam) ve oğlu Hz. İsmail (aleyhisselam) inşa etmiştir. [1] Bazı nakillerde ise, bu kutsal mekanın inşası Hz. Âdem’e (aaleyhisselam) ve hatta Hz. Adem (aleyhisselam) öncesine dayandırılmıştır. [2] [3] İmam Ali’nin (a.s) Kâbe’de dünyaya gelişi, Kâbe’de meydana gelen önemli olaylardan birisidir. [4]

Bu yazımızda İmam Ali aleyhisselam’ın mübarek doğumunun KABE’de olduğunu yazan bir kaç hadisi sizlere iletmeye çalışacağız. Bildiğiniz üzere İmam Ali aleyhisselam Recep ayının 13. günü KABE’de  dünyaya zuhur etmiştir.(gelmiştir.) Babası Resulullah sallallahu aleyhi ve alih’in amcası Ebu Talib aleyhisselam ve annesi Fatime binti Esed selamullahi aleyh’tir.

Recep ayının 12. günü bu mübarek doğum öncesi bir mucize gerçekleşmiştir. Bihar’ul Envar kitabının 35. cildinin 8. sayfasında şöyle anlatılmıştır:

İbni Ga’neb şöyle diyor:

“Abbas ibni Abdülmuttalib ve diğer birkaç kişiyle birlikte Kâbe’nin tam karşısında oturmuş sohbet ediyorduk. Fatıma bnt Esat’ın Kâbe’ye doğru geldiğini gördük.

kabenin karşısında durup şöyle dediğini duyduk: “Ya Rabbi! Sana, peygamberlerine ve onların kitaplarına inanıyorum. Ceddim İbrahim’in ve hak ve söylediklerinin de dosdoğru olduğuna şahadet ederim. Bu evi senin emrinle inşa etti… Onun ve karnımda taşıdığım şu bebeğim aşkına; bu doğumu bana kolaylaştır.”

Bu sırda hepimizi hayretler içinde bırakan bir şey oldu. Gözlerimiz önünde Kâbe’nin duvarı yarıldı ve o değerli kadın, içeri girdi. Sonra duvar bitişip eski halini aldı.

Şaşkınlık ve telaşla hepimiz Kâbe’nin kapısına koştuk; ama kapı açılmıyordu. İşin için de Kâbe’nin Rabbinin bir hikmeti olduğunu anladık…

Dört gün sonra o yüce hanım kucağında gururla tuttuğu nur topu gibi bir bebekle Kâbe’den çıktı.

Gaipten gelen bir ses bu bebeğin ismini Ali koymamı istedi dedi. fil ayının 30’u recep ayının 13’ü Cuma günüydü ve Hicretten 23 yıl önceydi..

Elbette ki bu meseleye sadece Şia – Caferi kaynakları ile bakmak objektif olmayacaktır. Bu sebepten her iki inan esaslarında tartışma götürmeyen bu konuya Ehli Sünnet kaynaklarından da örnekler vermeye çalışacağız.

Örneğin, Hâkim Nişaburi, Müstedtek’te şöyle yazmaktadır: Mütevatir haberlerde Fatıma b. Esed’in Hz. Ali’yi (a.s) Kâbe’nin içinde dünyaya getirdiği belirtilmiştir. [5] Aynı şekilde Saidi Ehli Sünnetin altı sahih kitabından şöyle nakletmektedir:

Bir görüşe göre Hz. Ali (aleyhisselam) 13 Receb Cuma günü, Fil Yılı’ndan otuz yıl sonra ve Peygamberin (sallallahu aleyhi ve alih) hicretinden yirmi üç yıl önce Mekke-i Mükerreme’de Kâbe’nin içinde doğmuştur. Başka bir görüşe göre ise, Fil Yılı’ndan yirmi beş yıl sonra ve Peygamberin (sallallahu aleyhi ve alih) gönderilmesinden on iki yıl önce doğmuştur. Bir başka görüşe göre ise Peygamberin (sallallahu aleyhi ve alih) gönderilişinden on yıl önce doğmuştur ve Hz. Ali’den (aleyhisselam) önce Kâbe’de hiç kimse doğmamıştır. [6]

Hz. Ali’nin (aleyhisselam) Kâbe’nin içinde doğumu hususunda Ehli Sünnet  (Murucu’z-Zeheb Mes’udi c.2 s.358, Metalibu’s Suul s: 63, Kifayetu’t-Talib s: 407 vs.) ve Ehli Beyt (Beşaretul Mustafa s: 26, İlamu’l Vera c.1 s: 306, Biharul Envar c. 35 s: 8 vs.)  âlimleri arasında ittifak vardır ve Hz. Ali’den (aleyhisselam) başka Hz. Âdem’den (aleyhisselam) günümüze kadar Kâbe’de doğan hiç bir kimse olmamıştır. [7] [8]

Mübarek adının konması hakkında da annesi şöyle diyor:

“Ben oğlumun doğumundan sonra Kâbe’den çıkmak istediğimde bir hatıf (gaybten gelen ses) şöyle dedi: ‘‘Ey Fatıma!  Bu bebeğin ismini Ali koy. Çünkü Aliyy’ül A’la (yücelerin yücesi)  olan Allah Teâlâ buyuruyor ki; ‘Ben onun ismini kendi ismimden türettim, edebimle onu edeplendirdim ve en derin bilgilerimi ona öğrettim. O putları benim evimde (Kâbe’de) kıracaktır,  evimin üzerinde ezan okuyacaktır, beni takdis ve temcit edecektir (büyültüp ululayacaktır.)  Onu sevene ve ona uyana ne mutlu. Ona karşı gelip düşmanlık yapana ise yazıklar olsun.”  [Bihar’ul Envar c.35, s.8]

 





1 -İbn-i Esir, el-Kamil fi’t-Tarih, c. 1, s. 81 ve 82; İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 1, s. 378; Taberi, Tarih-i Taberi, c. 1, s. 251.
2- Bakara Suresi, 127. ayet
3- Ebu Velid el-Ezraki, Ahbaru Mekke ve Ma Cae fiyha mine’l-Asar, c. 1, s. 68.
4- Müfid, el-İrşad, c.1, s.5 Yaddaş-1: “Mekke’de Beyt’ül Haram’da dünyaya geldi”. Mes’udi (vefat: 346 h.k.) İmam’ın (aleyhisselam) doğum yeri hakkında şöyle yazmıştır: “Dünyaya geldiği yer Kâbeydi
5- Hakim Nişaburi, Muhammed, Müstedrek Âla’l-Sahiheyn, c. 3, s. 483, Naşır-i Daru’l-Marifet, çap-ı dovvom, Beyrut, 1406 k.
6- Saidi, Muhammed Bakır, Fezail-i Penc Ten (a.s) Der Sıhah-ı Şeşgane-i Ehli Sünnet, c. 1, s. 304, Firuzabadi, çap-ı evvel, Kum, 1374 ş, Be nakl az Nuru’l-Ebsar, s. 69.
7- Şeyh Mufid, el-İrşad fi Marifet-i Hucecullahi ale’l-İbad, c. 1, s. 5.
8- Hafız-ı Nişaburi, el-Müstedrek ale’s-Sahiheyn, c. 3, s. 593; Murucu’z-Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 2, s. 358.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.