
Hz. Zeynep selamullahi aleyha’nın Doğum Günü
O, küçüklüğünden beri bir kahraman, sabır abidesidir. Gözünü açtığından bu yana hep keder görmüştür. Dedesinin zehirlenerek şehadetine şahit olduktan sonra annesi’nin kapısını yakanların zulümlerine maruz kaldı, acılar gitgide artarken babasının kana boyanmış sakalını gördü. Kardeşi Hasan’ul Mucteba aleyhisselam’ın zehirlenmesinin ardından KERBELA’da Huseyn aleyhisselam ve ailesin bir çok kişinin ŞEHADETİNE şahit oldu.
ZEYNEP TÜM EHLİBEYT’in BAŞINA GELEN MUSİBETLERİN ŞAHİDİDİR. O MUSİBETLER ANASI ZEYNEP’TİR.
Nesep, İsim, Lakap ve Künyeleri
Hz. Zeyneb’in (selamullahi aleyha) babası İmam Ali aleyhisselam, annesi Hz. Fatime’dir (selamullahi aleyha).[1]
Başlıklar
İsmi
En meşhur ismi Zeynep’tir. Sözlükte güzel kokulu ve güzel manzaralı ağaç[2] ve zeyn- eb, yani babasının süs ve ziyneti anlamına gelmektedir. Çeşitli rivayetlere göre, Hz. Zeyneb’in (s.a) ismini bizzat Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve alih Efendimiz koymuştur. Elbette Efendimiz de Allah tarafından İmam Ali aleyhisselam, annesi Hz. Fatime selamullahi aleyha çocukları için belirlediği ismi koymuştur.[3]
Hz. Zeyneb’in Hz. Hatice’ye Benzerlikleri
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve alih Efendimiz kundaktaki çocuğu kucağına alıp öptükten sonra şöyle buyurmuştur: “Hazırda ve gaipte olan ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler. Hakikaten bu kız Hatice Kübra (selamullahi aleyha) gibidir.” [4]
Lakapları
Hz. Zeyneb’in (selamullahi aleyha) çok sayıda lakabı vardır. Örneğin: Beni Haşim’in Akilesi, Öğretmeni olmayan alime, arife, muvassaka, Fazile, Kamile, Al-i Ali’nin Abidesi, Masume Suğra, Eminetullah, Naibetu’z Zehra, Naibetu’l Hüseyin, Akiletu’n Nisa, Şeriketu’ş Şüheda, Baliğe, Fasihe ve Şeriketu’l Hüseyin.[5]
Künyeleri
Künyeleri olarak da Ümmü Gülsüm ve Ümmü’l Mesaib’i zikretmişlerdir.[6]
Doğumu ve Vefatı
Hz. Zeynep (selamullahi aleyha) hicretin beş veya altıncı yılında Cemaziyelahir ayının beşinde Medine’de gözlerini dünyaya açtı.[7] Hz. Zeynep (selamullahi aleyha)hicretin altmış üçüncü yılında Recep ayının birinde eşi Abdullah b. Cafer ile Şam’a yaptığı bir yolculukta vefat etmiş ve orada da defnedilmiştir. Bazıları Medine veya Mısır’da defnedildiğini söylemiştir.[8]
Hz. Zeyneb’in Kufelilere Hitabından:
- “Bismilahirrahmanirrahim Ey Kûfeliler, dinleyin!”
Bu ses ile beraber tüm nefesler, sineye çekildi, develer ve atlar bile bir müddet hareket etmeden öylece kaldılar. Rüzgar, dahi Zeyneb’in sesine mikrofonluk yapmak için yavaş yavaş harakete geçti. Tüm insanlar, Ali kızı Zeyneb’i dinlemek için sabırsızlanmaya başladılar. Acaba bu esir hanım, ne konuşacak diye pür dikkat kesilmişlerdi.
- “Allah’a Hamd u Sena olsun. Salât ve selam benim babam Hz. Muhammed’e ve onun temiz soyuna olsun”
deyince, herkes şaşkınlık içerisinde birbirlerinin yüzlerine bakmaya başladılar. O’nun sesini duyan ama onu göremeyenler ise: “Hz. Ali mi gelmiş, bu ses Hz. Ali’nin sesine benziyor, zira bu fesahet ve belağat ile konuşuyor. Hz. Peygamber’den babam diye söz ediyor. Hani onları bize yabancılar ve Yezid’e karşı gelenler olarak tanıttılar; oysa bu hanım, Hz. Peygamber’den babam diye söz ediyor” diyerek, şaşkınlıklarını dile getiriyorlardı.
Hz. Zeynep, daha ilk cümlesiyle halk üzerinde şok etki yaratan hitabesine şöyle devam etti:
- “Ey Kûfe halkı! Ey aldatılmış zavallı halk, bize mi ağlıyorsunuz? Oysa ki bizim gözlerimiz hâlâ yaşlı, ıztıraplarımız dinmemiş, feryatlarımız yatışmamıştır. Sizler, gerdanlığını kaybedip sonra da toprak içerisinde onu arayan kadın gibisiniz. Sizler, Allah ve Resulüne iman getirdiniz, ama daha sonra işlediğiniz bu büyük günahla onun kökünü kazıyıp attınız. Sizden fesat, şer ve şarlatanlıktan başka bir şey de beklenemez. Sizler o güle benziyorsunuz ki ne yenilen ne de koklanandır.”
Hz. Zeyneb selamullahi aleyha’nın Ziyaretnamesi
Seyyid İbn Tavus (r.a) Misbahu’z-Zair adlı kitabında Ehlibeyt İmamları’nın evlatlarının ziyaret edildiği iki ziyaret nakletmiştir.
Arapça Metni:
اَلسَّلامُ عَلَي جَدِّكِ الْمُصْطَفى، اَلسَّلامُ عَلَي اَبِيكِ الْمُرْتَضَی، اَلسَّلامُ عَلَي الْحَسَنِ وَالْحُسَيْنِ، اَلسَّلامُ عَلَي خَدِيجَةَ اُمِّ الْمُؤْمِنِينَ. اَلسَّلامُ عَلَي الْفاطِمَةَ اُمِّ اْلأَئِمَّةِ الطّاهِرِينَ. اَلسَّلامُ عَليْکِ اَيَّتُهَا السَّيِّدَةِ الزَّکِيَّةِ الطَّاهِرَةِ الْوَلِيَّةِ، الدّاعِيَةِ الْحَفِيَّةِ.
اَشْهَدُ اَنَّکِ قُلْتِ حَقًّا وَ نَطَقْتِ صِدْقًا، وَ دَعَوْتِ اِلَی مُوْلایَ وَ مَوْلاکِ عَلانِيَّةً وَ سِرًّا، فازَ مُتَّبِعُکِ وَ نَجا مُصَدِّقُکِ، خابَ وَ خَسِرَ مُکَذِّبُکِ. اِشْهَدی لِی بِهذِهِ الشَّهادَةِ ِلاَکُونَ عِنْدَکِ مِنَ الْفائِزِينَ بِمَعرِفَتِکُمْ وَ طاعَتِکُمْ، وَ تَصْدِيقِکُمْ وَاتِّباعِکُمْ.
اَلسَّلامُ عَلَيکِ يا سَيِّدَتِی وَابْنَةَ سَيِّدی، ها اَنا اَسْتَوْدِعُکَ دِينِی وَاَمانَتِی وَخَواتِيمَ عَمَلِی وَجَوامِعَ اَمَلی اِلَی مُنْتَهَی اَجَلِی، اَلسَّلامُ عَلَيکِ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَکاتُهُ.
Okunuşu:
Esselamu alâ ceddiki’l-Mustafa, esselamu ela ebiki’l-Murtaza, esselamu alâ seyyidey-ni’l-Hasani ve’l-Huseyn. Esselamu ale’l-Haticete ümmü’l-müminin. Esselamu alâ Fatimete ummu’l-eimmeti’t-tahirîn. Esselamu aleyki eyyetuhe’s-seyyidetu’z-zekiyye, et-ta-hiretu’l-veliyye, ve’d-daiyetu’l-hafiyye.
Eşhedu enneki gulti hakken ve netagti sıdgan ve deavti ila mevlaye ve mevlaki ela-niyyeten ve sirren. Fâze muttebiuki ve neca musaddiquki, habe ve hasire mukezzibuki ve’l-mutehallifu enki. İşhidi li bi-hazihi’ş-şehadeti li ekune indeki mine’l-faizine bi-ma’rifetikum ve taetikum. Ve tasdigikum ve’t-tibaikum.
Vesselamu aleyki ya seyyideti ve’bnete seyyidi. Hâ ene estevdiuki dîni ve emaneti ve havatime ameli ve cevamia emeli ila munteha eceli. Vesselamu aleyki ve rahme-tullahi ve berekatuh.
Anlamı:
Selâm olsun deden Mustafa’ya, selâm olsun baban Murtaza’ya, selâm olsun iki efendi Hasan ve Hüseyin’e, selâm olsun müminlerin annesi Hatice’ye. (aleyhimusselam)
Selâm olsun Ehlibeyt İmamları’nın annesi Fatıma’ya, selâm olsun sana ey arınmış efendimiz ve ey tertemiz velimiz ve ey ikram sahibi davetçi. (aleyhimusselam)
Şehadet ederim ki sen hakkı söyledin, doğru konuştun, insanları açıkta ve gizlide benim ve senin Mevlana davet ettin. Sana tabi olan saadete erdi, seni doğrulayan kurtuluşa erdi; seni yalanlayan ve sana muhalefet eden ise ümidi boşa çıktı, zarar etti. Sen de benim bu şehadetime tanıklık yap ki ben de sizi tanımak, size itaat etmek, sizi tasdik etmek ve sizi izlemekle kurtuluşa erenlerden olayım.
Selâm olsun sana ey efendim ve efendimin kızı. Ben ömrümün sonuna kadar dinimi, ema-netimi, amelimin sonlarını ve tüm arzularımı sana emanet ediyorum. Allah’ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun.
(Şam Ziyaretleri Kitabından alıntıdır.)
- İbn Asakir, İ’lamu’n Nisa, s. 189 ve 190.
- Cubran Mes’ud, Er-Raid, tercüme: Rıza İnzaci, ikinci baskı, Meşhed, Astan-ı Kudsi Razevi, c. 1, s. 924, 1376.
- 3. Bakır Şerif Kureyşi, es-Seyyide Zeynep S. 39; Hasan İlahi, Zeyneb-i Kübra Akile-i Beni Haşim, Tahran, Aferine, s. 29, 1375; Seyyid Kazım Erfa, Hz. Zeynep (s.a), Siyrei Ameli Ehlibeyt, s. 7.
- Ebu’l Kasım ed-Dibaci, Zeyneb-i Kübra Betalete’l Hurriyet, ikinci baskı, Beyrut, el-Belağ, s. 15, 1417; Seyyid Nurettin Cezairi, s. 44.
- Nurettin Cezairi, el-Hasaisetu’z Zeynebiye, s. 52 ve 53.
- Nurettin Cezairi, el-Hasaisetu’z Zeynebiye, s. 48; Bakır Şerif Kureyşi, es-Seyyide Zeynep S. 39.
- Mehellati, Zebihullah, Reyahinu’ş Şeria, c. 3, s. 33; Muhammedi İştahardi, Hz. Zeynep Furuğ Taban Kevser, s. 17.
- Kazvini, Muhammed Kazım, Zeyneb-i Kübra mine’l mehdi ile’l lehd, s. 434.
Bir yanıt bırakın