Nevruz her ne kadar İslami bayram olmasa da birlik beraberliği pekiştirmesi, Sıla-i Rahimi güçlendirmesi için insanlar fikri ve bedeni bir uyanışın sembolü olması hasebiyle toplumlarda coşku ile kutlanmaktadır.
Ateş yakmak vb. uygulamalar genel olarak FARS ve MECUSİ kültüründen günümüze gelmiş ateşe duyulan saygınlığı ve onun temizleyici özelliği olduğuna inanmaktan ötürüdür. Nitekim MECUSİ olan PERSler Güneşi kıble kabul eder ve ateşi de kutsal varsayarladı.
Nevruz da İslam alimlerinin tavsiyesi ise, haram müzikler, içki, kumar gibi saptırıcı şeyler,mahremiyete uygun olamayan ortamlardan sakınmak ve İslami kaideye göre günahsız bir gün olarak derk edilmesi yönündedir. Nitekim İmam Ali aleyhisselam şöyle buyurmuştur.
Allah’a karşı günah yapılmayan her gün bayramdır. [Nehc-ül Belaga, 428.söz]
Başlıklar
TANIMI
Kısaca Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz
Nevruz İSLAMİ değil KÜLTÜREL bir bayramdır. Bu yazıda bu konuyu işlemeye gayret göstereceğiz.
(Azerice: Novruz, Farsça: نوروز – Noruz, Kazakça: Nawrız, Kırgızca: Nooruz, Kırım Tatarcası: Navrez, Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navro‘z, Türkmence: Nowruz)
Afganlar, Anadolu Türkleri, Arnavutlar, Azeriler, Farslar, Gürcüler, Karakalpaklar, Kazaklar, Kırgızlar, Kürtler, Özbekler, Tacikler, Türkmenler ve Zazalar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı[1,2]
Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen[3] Nevruz, İran ve Bahai[4] takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran’ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart’ta kutlarlar.[1] Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer[4] için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır. Kürtlerde, Nevruz bayramının Kürt ve İran[5] mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığına inanılır.[6] Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır.[2][7]
______________________________
- Gazeteci Murat Yetki’nin Türkiye‘deki Nevruz kutlamaları ile ilgili 20 Mart 2007 tarihli yazısı
- Türk Dünyasında Nevruz
- Norouz in the Course of History (İngilizce)
- http://www.bahai.us/bahai-calendar Bahai Takvimi (İngilizce)
- Etem Xemgîn, Kürdistan Tarihi, Doz yayınları
- Kürt Efsaneleri[1] (İngilizce)
- Balaban, Ayhan. İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006. URL:http://fef.kafkas.edu.tr/sosyb/tde/halk_bilimi/makaleler/kultur_med/kultur_med{c0985b65d6685e8f9521b200284bef7e1ef8706c2b703dd5e096a0b5e5184acf}20(20).pdf. Erişim tarihi: 11.12.2011. (Archived by WebCite® athttp://www.webcitation.org/63rPeTJL1)
Nevruz’da Olduğu Söylenen Önemli Olaylar
1- Cebrail Peygamber (sallallahu aleyhi ve alih) a bu günde nazil olmuştur.
2- Hz. Peygamber Efendimizin, Kâbe üzerindeki putları kırması için Hz. Ali‘yi omuzlarına aldığı gün, Nevruz günüydü.
3- Hz. Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve alih), Gadir-i Hum denen yerde sahabesine Hz. Ali ye müminlerin emiri olarak biat etmelerini emrettiği gün de Nevruz günüydü.
4- Yine bu günde Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve alih), Hz. Ali‘yi(aleyhisselam) cinleri, İslam dinine davet etmek üzere cinler vadisine göndermiştir.
5- İslam ümmetinin Hz. Ali‘ye(aleyhisselam) halife olarak biat etmeleri bu gün de gerçekleşmiştir.
6- Hz. Ali(aleyhisselam), böylesi bir günde savaşta Haricilere karşı zafere sağlamıştır.
7- İmam Mehdi’nin (aleyhisselam) zuhuru böylesi bir güde gerçekleşecektir.
8- Böylesi bir günde İmam Mehdi (aleyhisselam) Deccala karşı zafer kazanacak ve onu Küfe şehrinde dara çekecektir.
9- Her Nevruz geldiğinde biz, zamanın imamının zuhuruna ümitleniriz. Zira o gün bizim ve Şialarımızın günüdür. Acemler ona hürmet edip korudular, ama siz Araplar onu zayi ettiniz.[1]
______________________________
1- Bihar-ül Envar, c. 59, s. 92
Öven Rivayetler
Şeyh Tusi (hicri 460) zamanına dek onu teyit eden bir rivayet veya ona itiraz eden bir fakih ile karşılaşmadık. O, Misbahu’l-Müteheccid’te nevruz günü hakkında şu rivayeti Mualla b. Hanis kanalıyla İmam Sadık’tan (aleyhisselam) nakletmektedir:
Gusül al, en temiz elbiseni giy ve ıtır kullan. O gün oruçlu ol. Öğle ve ikindinin sünnetlerini kıldıktan sonra dört rekât namaz kıl ve ilk rekâtta bir defa Hamd ve on defa “inna enzalnahu”, ikinci rekâtta bir defa Hamd ve on defa “kul ya eyyuhal kafirun”, üçüncü rekâtta bir defa Hamd ve on defa “kul huve Allah ehed” ve dördüncü rekâtta ise bir defa Hamd ve on defa “kul aizu birebbinnas” ve “kul aizu birebbilfelak” surelerini oku ve namazı bitirdikten sonra yere secde et, Allah’a şükret ve O’ndan elli yıllık günahlarını bağışlamasını dile. [1]
Muhazzeb kitabında belirtilen haberciden İmam Sadık’ın (aleyhisselam) şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
Nevruz, Peygamberin (sallallahu aleyhi ve alih) Müminlerin Önderi (aleyhisselam) için Gadir Hum’da biat aldığı ve onun velayetini ilan ettiği gündür. Buna bağlı kalana ne mutlu ve bunu çiğneyene de yazıklar olsun. Hakeza Allah Resulü’nün (sallallahu aleyhi ve alih) Ali’yi (aleyhisselam) bağlılık sözü alması için cin vadisine yolladığı gündür. Ali’nin Nehrevan’da galip geldiği ve Zusediye’yi öldürdüğü gündür. Kıyam edicimizin yardımcılarıyla zuhur edeceği, Rabbinin onu deccala galip kılacağı ve deccalı Kufe süprüntülüğünde asacağı gündür. Gelen her nevruzda bizim zuhur beklentimiz vardır; zira o bizim günümüzdür. Farslar onu korumuştur ve sizler ise zayi ettiniz. (Sonra devam etti) İsrail oğullarından bir peygamber Rabbinden binlerce kişi olan ve ölüm korkusundan evlerinden dışarı çıktıktan sonra Allah’ın kendilerini öldürdüğü bir halkı diriltmesini istedi. Allah onlara su serpmesini kendisine vahyetti. Peygamber bugünde onlara su serpti ve onlar dirildi. Onlar otuz bin kişiydi ve bugünde su serpmek sabit bir sünnet haline geldi ve bunun sebebini ilimde kalıcı olanlardan başka kimse bilmez. O gün Farsların yılının ilk günüdür. Mualla şöyle der: İmam (aleyhisselam) bunu bana yazdırdı ve ben de yazdım.[2]
Müalla bin Hüneys in o hezretten naklettiği bir hadiste şöyle geçmektedir:
“Nevruz Allah Teala nın insanlardan, sadece O na tapmaları ve şerik koşmamaları, peygamberlerine, hüccetlerine ve imamlara iman getirmeleri için ahit aldığı gündür… Nevruz, Hz. Nuh un gemisinin Cudi dağına oturduğu gündür. Nevruz, binlerce kişi oldukları halde ölüm korkusundan memleketlerinden çıkmaları üzerine Allah ın ölün demesiyle ölen ama sonra tekrar dirilttiği insanların tekrar dirildikleri gündür… Nevruz, Hz. İbrahim in kavminin putlarını kırdığı gündür…” [3]
İmam Cafer Sadık’ın (aleyhisselam) Allah-u Teala’nın öldürdükten sonra tekrar dirilttiğini vurguladığı kavmin başından geçenlere, Allah-u Teala Bakara Suresi nin 243. ayetinde işaret buyurmuştur. Olay özetle şöyledir:
Şam şehirlerinden birinde taun hastalığı yüzünden birçok insan ölüverir. Aslında taun hastalığı onlara Rableri tarafından bir bela olarak gönderilmiştir. Zira ilahi rehberleri onları Allah yolunda cihada davet ettiğinde onlar bu emre itaatsizlik ederler. Bunun üzerine de Allah-u Teala ölümden korkarak cihat etmekten kaçan bu topluluğa taun hastalığını bela olarak indirir. Taun hastalığıyla karşı karşıya kalan binlerce insan (on bin veya 70 bin ya da 80 bin kişi) bu hastalıktan kurtulmak amacıyla şehri boşaltırlar. Böylece bu öldürücü hastalıktan kurtulduklarını sanarak gururlanıp kibirlenmeye başlarlar. Allah’ın iradesini hiçe sayıp tabii unsurlara göz dikerek ululanırlar. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ onları da o çölde aynı hastalıktan helak eder. Yıllar sonra İsrail oğulları Peygamberlerinden olan Hz. Hazgıl oradan geçerken, Allah a onları tekrar diriltmesi için yalvarır. Allah’u Teâlâ onun duasını kabul buyurur ve onları yeniden hayata döndürür. İşte bu yeniden dirilişin gerçekleştiği gün Nevruz gününe denk gelmiştir. [4]
_______________________________
1- Vesailu’ş-Şia, c. 8, s. 173.
2- Aynı Eser.
3- Bihar-ul Envar c.59 s.92, c. 12, s. 43)
4- Tefsir-i Mecme-ül Beyan, Tefsir-i Kurtubi, Alusi, Ruh-ul Beyan tefsiri, Bakara Suresi, 243.ayetin tefsirinde
Yeren Rivayetler
Mansur (el-Abbasi), Musa b. Cafer (imam Musa el-Kazım a.s)‘ın Nevruz günü evde oturmasını ve ona getirilecek hediyyeleri kabul etmesini istedi. imam a.s dedi ki:
“Ceddim Rasulullah s.a.a’den nakledilen bütün hadisleri inceledim, bu bayram hakkında bir hadis bulamadım. Bu bayram Farsların sünnetidir, İslam onu yok etti. İslam’ın yok ettiği bir şeyi diriltmekten Allah’a sığınırım.” Bunun üzerine Mansur dedi ki: “Biz bu bayramı siyaset icabı orduya bir tedbir olsun diye yapıyoruz ve seni Allah’a yemin veriyorum ki, bu toplantıda hazır bulun. Böylece imam mecburen o meclise katılmak zorunda kaldı.”(aşağıda daha geniş yazılmıştır) [1]
Tarihte Nevruz;
Nevruzu ilk kutlayan İslam öncesi FARSlardır.
Muhammed Bakır Meclisi ünlü hadis kitabı Biharu’l Envar’da şöyle yazıyor: Bazı muteber kitaplarda şunun yazıldığını gördüm: Cemşid, dünyayı fethedip İran topraklarını mamur eyledi. Onun bu hareketi için gerekli şartların oluşması ve işlerinin yoluna girmesi eski Ferverdin ayının ilk günü olan Nevruz da sağlandığından bu gün acemlerin yılbaşı olarak kabul edildi… Bu günün bayram olarak kutlanma geleneğini ilk olarak yapan da (eski İran şahlarından) İfridun dur.[2]
Afganlarda Nevruz:
Afganistan’da, Nevruz geleneksel olarak iki hafta boyunca kutlanılan bir bayramdır. [3]
Bahai İnancında Nevruz:
Bu bayramı (Naw-Rúz derler) sadece bir bayram olarak değil aynı zamanda dini bir tatil olarak da kutlarlar. Ancak bu kutlama sadece Bahai takvimine göre yeni yılın kutlaması değil aynı zamanda tutmuş oldukları 19 günlük oruç’un da bitmesinin kutlanmasıdır. [4]
Kürtlerde Nevruz(Demirci Kawa Efsanesi):
Günümüzden 2500 yıl öncesinde Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak)adında Asurlu çok ama çok zalim bir kralın altında yaşayan Kawa [5] adında bir demirci vardı. Bu kral tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Her yıl bu iki yılanı beslemek için Kürtlerden iki genci sarayına kurban olarak getirtip aşçılarına bu iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini de engelliyordu. En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel adlı iki kişi kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar. Böylece ellerindeki bir insan beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak yılanlara vererek her yıl bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar. İşte bu kaçan kişilerin Kürtlerin ataları olduğuna inanılır ve bu kaçan çocuklar Kawa adlı demirci tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Böylece Kawa’nın liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve Kawa kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürt halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelmiş olur. [6]
Türklerde Nevruz:
Türklerde Nevruz efsanevi bir şekilde anlatılır ve ERGENEKON destanı ile 21 martta TÜRK olan her yerde kutlanır. Kısaca ERGENEKON;
Moğol ilinde Oğuz Han soyundan İl Han’ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han, Moğol ülkesine savaş açtı. İl Han’ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. İl Han’ın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız İl Han’ın küçük oğlu Kıyan, eşi Nüküz ve yeğeni ile kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeye karar verdiler. Yabanî koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akarsular, pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyve ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrı’ya şükrettiler ve burada kalmaya karar verdiler. Bu yere “maden yeri” anlamında “Ergene Kon” adını verdiler. Kıyan ve Nüküz’ün oğulları çoğaldı. Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki, Ergenekon’a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştu. Ergenekon’un çevresindeki dağlarda geçit aradılar. Bir demirci, dağın demir kısmı eritilirse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar. Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İl Han’ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar. Ergenekon’dan çıktıkları gün olan 21 Mart’ta her yıl bayram yaptılar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırdılar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan, daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak dövdüler. Bugün hem özgürlük hem de bahar bayramıdır. [7]
Son Olarak İki Hadis;
Kutbeddin Ravendi «Lubbul-lubab» kitabında şöyle yazmıştır:
Abbasilerin ikinci halifesi Mansur , İmam Musa Kazım (aleyhisselam) dan Nevruz kutlaması toplantısına katılıp, halka tebrik buyurmasını ve gelen hediyeleri kabullenmesini istedi. İmam bu isteği reddederek şöyle buyurdular: Ceddim Resulullahtan(Ona selam olsun) nakledilen bütün hadisleri inceledim, bu bayram hakkında bir hadis bulamadım. Bu bayram Farsların sünnetidir. İslam onu yok etti. İslam ın yok ettiği bir şeyi diriltmekten Allah a sığınırım. Bunun üzerine Mansur şöyle dedi: Biz bu bayramı siyaset icabı orduya bir tedbir olsun diye yapıyoruz ve seni Allah a yemin veriyorum ki, bu toplantıda hazır bulun. Böylece İmam mecburen o meclise katılmak zorunda kaldı. Emirler, komutanlar, halkın ileri gelenleri gelip imama tebrik arz ediyor ve hediyeler veriyorlardı. Mensuru un özel hizmetçisi de orada bulunuyor ve gelen hediyeleri kontrol ediyordu. Toplantının sonlarına doğru yaşlı bir insan gelip şöyle dedi: Ey Peygamberin kızının oğlu, ben bir şeyi olmayan bir fakirim, bu yüzden de bir hediye getiremedim. Ama dedemin ceddin imam Hüseyin in mateminde okuduğu bir şiiri size hediye ediyorum ve o şiir mealen şöyledir: Keskin kılıçlardan hayrete düştüm ki, onlar Aşura günü tozlu bedenine iniyordu. Kadınların gözleri önünde bedenine oklar saplanırken, onlar senin ceddini imdada çağırıyordu. Öyle hüzünlüydüler ki, gözlerinden damla damla gözyaşları yanaklarına dökülüyordu. Neden kılıç ve mızrakların şamatası o mukaddes bedenden uzaklaşmıyordu. Bunun üzerine, İmam Musa Kazım (aleyhisselam) o şahsa: Hediyeni kabul ettim, otur, Allah sana bereket versin, diye buyurdu. Sonra da halifenin hizmetçisine dönerek: Reise (Mansur a) git ve bu hediyeleri ne yapmamız gerektiğini kendisine sor dedi. Hizmetçi, durumu Mansur a ilettikten sonra dönerek İmam a şöyle dedi: Mansur, O hediyelerin tamamını İmam a bağışladım dedi. Bunun üzerine İmam (aleyhisselam) da o hediyelerin tamamını şiir okuyan o yaşlı adama bağışladı. [8]
Nevruz İslami bir bayram değildir. Nevruzun bayram olduğunu bildiren rivayetler de zayıftır. İçinde NEVRUZ kelimesinin geçmesine rağmen Nevruzun bayram olmasına delil olmayacak bazı hadislerde vardır. Bunları Şeyh es-Saduk ve Kuleyni rivayet etmiştirler. Şeyh es-Saduk şöyle rivayet etmiştir:
Ali aleyhisselam-a Nevruz hediyesi getirdiler, İmam aleyhisselam buyurdu: “Bu nedir?” dediler: “Ey Muminlerin Emiri (bu) Nevruz günüdür.” İmam aleyhisselam buyurdu: “Her günü nevruz edin.”
ve rivayet edilir ki, o aleyhisselam buyurmuştur:
“Bizim her günümüz nevruzdur.”
Ve Hasan b. Mehbub İbrahim el-Kerhiden şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık aleyhisselam)dan tarlası olan bir şahıs hakkında sordum ki, Mehregan(Mecusi bayramı) ve ya Nevruz gününde ona hediyeler veriyorlar, o bu hediyeleri onlardan alsın mı(kabul etsin mi)? İmam aleyhisselam buyurdu: “Onlar namaz kılanlardan mı?” Dedim: “Evet.” İmam aleyhisselam buyurdu: “Gereklidir ki onların hediyesini alsın ve karşılığını versin.” [9]
_______________________
- 1- ibni Şehraşub el-Mazanderani r.a, “Menakıbı al-i Ebu Talib”, 4/344
- 2- Bihar-ul Envar c.59 s. 141
- 3- Afganlarda Nevruz kutlamaları ile iglili bir yazı
- 4- http://www.bahai.us/bahai-calendarBahai Takvimi (İngilizce)
- 5- http://www.csmonitor.com/2004/0323/p07s02-woiq.html
- 6- Armayel ve Garmayelin öyküsü(İngilizce)
- 7- https://tr.wikipedia.org/wiki/Ergenekon_Destan{c0985b65d6685e8f9521b200284bef7e1ef8706c2b703dd5e096a0b5e5184acf}C4{c0985b65d6685e8f9521b200284bef7e1ef8706c2b703dd5e096a0b5e5184acf}B1
- 8- Menakibi-i Al-i Ebu Talib, c. 4, s. 318
- 9- Şeyh es-Saduk “Fakih”, 3/300-301, Hediye, onun mustehapları ve ahkamı babı, hadis 4073, 4074 ve 4078
Değerli Ehli Beyt dostları yapılan araştırmalar neticesinde NEVRUZ’un İslami bir kökeni olmadığı bilgisine ulaşılmıştır. Alleme Meclisi ve diğer fakihlerin Rivayet ettiği hadisler Ravi ve senet bakımından zayıf ve güvenilmezdir.
Evet NEVRUZ’u öven rivayetler çok yerde geçmiştir. Ama bu İSLAMİ bir bayram olduğu fikri vermemektedir. Nitekim Mecusi FARS geleneği olan NEVRUZ İslam sonrası da devam etmiştir.
Nevruzun tenkidi hakkında olan bu hadisler hiç bir açıdan düzgün ve itibarlı değildir. Şöyle ki, birinci rivayet Hacı Nurinin (1320 h.k) «Mustedrekul-vesail» kitabından alınmış ve 5. asrin alimlerinden olan Kutbettin Ravendiye ait gösterilmiştir. Bu rivayet tarihi kaynaklarda mevcut değil. İkinci rivayet ise, İbn Şehri Aşubun «El-menakıb» kitabında kaydedilmiştir. Lakin bu kaynakta çok şüphelidir. (Onun ne müellifi, ne de İbn Şehri Aşubun kaydettiği kaynak malum değil)
Allah’a karşı günah yapılmayan her gün bayramdır. [İmam Ali aleyhisselamNehc-ül Belaga, 428.söz]
Buyruğuna istinaden İSLAMİ çizgide kutlama yapılmasını fakihler haram dememiş hatta kendileri de iştirak etmişlerdir.
Ancak şunuda eklemek gerekir ki ULEMA arasında da ihtilaf söz konusudur, Mualla b. Hanis’ten gelen hadislerin zayıf olması sebebi ile RİCAL ilmine görede sağlam seneti olamaması üzere merhum Hoyi rivayetin mürsel olması sebebiyle onunla amel etmemiş ve şöyle demiştir: Mualla b. Hanis’in rivayeti mürseldir ve ona güvenmek mümkün değildir demiştir[1]. Ayrıca Nevruz günü gusül alıp, oruç tutmak gerektiğine dair rivayetlerde mevcuttur ki, bunlar toplamda 3 rivayettir. bu 3 rivayeti Şeyh Hürr el-Amuli “Vesail eş-Şia”, 8/172 [2], bab 48‘de ve Allame Meclisi “Biharul Envar”, 56/92, bab 22 [3]‘de aktarmıştırlar. fakat bu rivayetlerin üçü de zayıf (mevzu)‘dur.
Son olarak Muminin bayramları hangi günler olduğu konusuna değinecek olursak;
Şii ve Sünnilerin güvenilirliği hususunda ittifak ettikleri Sikatul İslam (İslam’ın güvenci) Şeyh Kuleyni r.a’ın “el-Kafi” kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
Ali b. İbrahim bana babasından, o Kasım b. Yahya’dan, o ceddi Hasan b. Raşid’den anlattı, dedi ki: Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık aleyhisselam)‘a dedim ki: “Size feda olayım Müslümanların Ramazan ve Kurban bayramından gayri bayramı var mıdır?” İmam aleyhisselam dedi ki: “Evet, ey Hasan, onlardan daha büyük ve daha şerefli bayram vardır.” dedim ki: “O bayram hangi gündür?” dedi ki: “Hazreti Ali’nin(aleyhisselam) halka imam olarak tayin edildiği gündür.” dedim ki: “Sana feda olayım, o günde bizler ne yapmalıyız?” dedi ki:
“Ey Hasan, O günde oruç tutarsın, Muhammed’e ve Ehl-i Beytine çokça salavat getirirsin ve onlara zulüm edenlerden Allah’a teberri edersin. Çünkü bütün peygamberler halka vasilerini tayin ettikleri günü bayram yapmalarını emrediyorlardı.” dedim ki: “O günde oruç tutanın mükafatı nedir?” dedi ki: “O günde oruç tutana altmış ay oruç tutanın sevabı verilir.”
Ashabımızdan bir gurubu bana Sehl b. Ziyad’dan, o Abdurrahman b. Salim’den, o da babasından anlattı, dedi ki:
Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık aleyhisselam)’a şöyle sordum: “Müslümanların Cuma, kurban ve Fıtır bayramlarından gayri bir bayramları var mıdır?” imam a.s dedi ki: “Evet ihtiramı daha fazla olan bir bayram vardır.” dedim ki: “Sana feda olayım o hangi bayramdır?” imam a.s dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve alih’in “ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır” diyerek Müminlerin Emiri (imam Ali aleyhisselam)‘ı halife olarak tayin ettiği gündür.” dedim ki:
“O gün hangi gündür?” dedi ki: “Hangi gün olduğunu ne yapacaksın yıl değişmektedir, ancak o gün Zilhicce ayının 18’i idi.” dedim ki: “O günde ne yapmamız gerekir?” dedi ki: “O günde oruç tutarak, ibadet ederek Allah’ı anın ve Muhammed’e ve Ehli Beyt’ine salavat getirin. Zira Rasulullah Müminlerin Emiri(imam Ali aleyhisselam)’a bu günü bayram yapmasını emretmiştir. Geçen Peygamberler a.s de vasilerini tayin ettiklerinde o günü bayram yapmalarını emrederlerdi.”[4]
_____________________
- 1- Mevsue-i İmam Hoyi, c. 10, s. 50.
- 2- http://books.rafed.net/view.php?type=c_fbook&b_id=297
- 3- http://www.al-shia.org/html/ara/books/lib-hadis/behar56/109.htm#link9 (sayfaya erişim kısıtlı)
- 4- Kuleyni r.a, “el-Kafi”, 4/90, Oruç kitabı, Sefer babları, bab 16, hadis 6610 ve 6612
Bir yanıt bırakın