Ebu Bekir’in BERAAT SURESİNİN okunma görevinden azledilmesi

Ebu Bekir’in BERAAT SURESİNİN okunma görevinden azledilmesi

Sünni tarihçi, İbn-i İshak’ın rivayet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve alih Tebuk gazvesinden sonra, hicretin dokuzuncu yılının Zilhicce ayında (Zilhicce ayının ilk günü) Ebu Bekir’i Hac emiri unvanı ile Mekke’ye göndermiştir. Ancak Medine’den hareket ettikten sonra Tövbe Suresi nazil olur. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Fahr-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi ve alih: “Bu mesajı ben veya benim ailemden olan birisi halka ulaştırabilir” diyerek Hz. Ali aleyhisselam’ı kendi devesine bindirip, Mekke’ye halka iblağ etmesi için gönderir. [1] Müfessirler ve tarihçiler arasında hac mevsiminde yaşanan bu olayın okunan ayetlerin sayısı, nerede okunduğu, ne zaman nazil olduğu (Ebu Bekir’in hareketinden önce mi, sonra mı), Ebu Bekir’in hac emirlik görevinden azledilerek Hz. Ali aleyhisselam’ın onun yerine atanması gibi konularda fikir ayrılıkları bulunmaktadır. [2]

Daha detaylı bakacak olursak;

Şirk ve putperestliğe karşı; İslam mantığı, yirmi yıldan fazla bir süre içinde, Hicaz bölgesinde müşrik Arap kabileleri arasında yayılıyordu. Bu süre zarfında bölgenin tamamına yakını, İslam’ın put ve putperestliğe karşı mantığından haberdar olmuş ve putperestliğe körü körüne inanmanın, atalarını taklit etmekten başka bir şey olmadığını anlamışlardı. Batıl ilahlarının; sadece başkalarına bir şey yapamayacak kadar zelil olduklarını biliyorlardı. Hatta kendilerine yönelen bir zararı bile defedemeyeceğini veya kendilerine bir yarar sağlayamayacak kadar zelil olduklarını anlamışlardı. Bu tür zavallı ilahlar, hiçbir övgü ve saygıya layık değillerdi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve alih’in buyruklarını can kulağıyla dinleyen kimse, yaşamlarında köklü bir değişiklik yaparak putperestlikten tevhit dinine dönmüşlerdi. Özellikle Peygamber sallallahu aleyhi ve alih Mekke’yi fethedince vaizler, serbest bir ortamda bu dini yayma fırsatı bulmuşlardı. Sonuçta; şehirlerde, kasabalarda, köylerde çok büyük bir çoğunluk putları kırmış, gönüllerini fetheden tevhit nidasıyla Kâbe’ye dönmüşlerdi. Ama eski geleneklerini bırakmak kendileri için çok zor oluyor ve sürekli vicdanları ile keşmekeş içinde olan; mutaassıp, bağnaz grup, kötü alışkanlıklarından ahlaki ve sosyal çöküntülerden vazgeçemiyorlardı. Bu durumda Peygamber sallallahu aleyhi ve alih’in askeri güçle, putları kırıp, insanlık dışı davranışlara son verme zamanı gelmişti. Tüm ahlaki ve sosyal çöküntülerin kaynağını ve esasen bir çeşit insanlık haremine tecavüz olan putperestliği tümüyle ortadan kaldırmak için zaman gelmişti.

Bu sırada “Beraât” suresi nazil oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve alih her yerden haccetmek için Mekke’de bulunan binlerce hacı arasında Allah ve Resulü’nün müşriklerden beri olduğunu bildirdi. Yüksek bir sesle putperestlere, dört aya kadar durumlarını düzeltmelerini duyurmakla görevlendirildi. Tevhit dinine inanırlarsa, diğer Müslümanların sırasında yer alacaklar, İslam’ın Maddi ve manevi meziyetlerinden yararlanacaklardı. Eğer inat ve bağnazlıklarını sürdürecek olurlarsa, dört ay sonra savaşa hazır olacaklar ve yakalandıkları an öldürüleceklerdi.

Beraât suresi nazil olduğu zaman, Peygamber hac merasimine katılma kararında değildi. Zira Mekke’nin fethinin önceki yılı Allah’ın evini ziyaret etmiş. Sonraları “Heccetü’l-Vida (Veda Haccı)” adıyla adlandırılacak olan sonraki yıl haccetmeği düşünüyordu. Bu nedenle Allah’ın mesajlarını iletmek üzere birini seçmeliydi. Bu amaçla önce Ebu Bekir’i huzuruna çağırdı Beraat suresinin bazı ayetlerini kendisine öğretti ve kırk kişi ile birlikte, Kurban bayramında (Müşriklere) okuması için Mekke’ye gönderdi.

Ebu Bekir, Mekke’ye yöneldikten sonra ilahi vahiy nazil olarak Peygamber’e sallallahu aleyhi ve alih; bu mesajları ya Peygamber’in kendisi veya ondan olan birinin halka duyurması gerektiği ve bu iki kişiden başkasının böyle bir yetkisi olmadığı emrini iletti.

Acaba, Vahiy’de Peygamber’den olduğu belirtilen ve vücuduna bu mukaddes elbise dikilen kişi kimdir?

Çok geçmeden Peygamber sallallahu aleyhi ve alih Ali aleyhisselam’ı çağırarak Mekke’ye doğru yola çıkmasını, yolda Ebu Bekir’e ulaşıp ayetleri kendisinden alarak ona, ilahi vahyin Peygamber sallallahu aleyhe; bu ayetleri ya Peygamber sallallahu aleyhi’in kendisi veya ondan olan birisinin halka okuması gerektiğini, emrettiğini, bu nedenle bu görevin sana verildiğini iletmesini emretti.

Ali aleyhisselam “Cabir” ve bir grup sahabe ile birlikte, Resulullah’ın özel devesine binmiş olduğu halde Mekke’ye doğru hareket etti, Peygamber sallallahu aleyhi’in buyruğunu Ebu Bekir’e iletti. O da ayetleri Ali aleyhisselam’a verdi.

Emire’l-Müminin aleyhissselam Mekke’ye girdi. Zilhicce ayının onunda Cemere-i Akabe’nin üzerinde, yüksek sesle Beraat suresinin ilk ayetlerini okudu. Resulullah’ın dört maddelik ihtarını herkesin duyabileceği şekilde ilan etti. [3] Müşrikler İslam hükümetine karşı tavırlarını dört ay içinde belirlemeleri gerektiğini anlamış oldular. Daha dört ay dolmadan gruplar halinde, tevhit dinine girmeye başladılar. Hicretin onuncu yılı dolmadan Hicazda putperestlik tamamen kökünden kazınmış oldu.

Ebu Bekir, görevden azledildiğini haber alınca, rahatsız olarak Medine’ye döndü. Peygamber’in huzuruna vardı ve sitem edercesine dedi ki:

“Beni bu işi yapmaya (İlahi ayetleri duyurup müşrikleri uyarmaya) layık gördün, ama çok geçmeden bu görevden azlettin, acaba bu konuda Allah’tan emir mi geldi?”

Peygamber cevabında buyurdu ki?

“Allah’ın elçisi, gelip; ben veya benden olan birisinin dışında, başkasının bu görevi yapmaya yeterli olmadığını iletti.” [4]

Peki bu ihtar ve okunan maddeler neydi?

a- Müşriklerle yapılan antlaşmaların bozulması,

b-Müşriklerin hacc merasimine katılma haklarının olmayışı

c- Çıplak kimselerin tavaf etmesinin yasaklanması ki, ozamana kadar müşrikler bunu yapıyorlardı.

d- Müşriklerin Mescidü’l-Haram’a girişiminin yasaklanması [5]


Kaynak:

  1. İbn-i Hişam, c. 4, s. 188, 191.
  2. Bkz. Vakidi, c. 2, s. 1077; İbn-i Sa’d, c. 2, s. 168, 169; İbn-i Hazm, s. 206; Tabersi, Fazl, c. 5, s. 6.
  3. Dört maddelik ihtar şöyleydi: a- Müşriklerle yapılan antlaşmaların bozulması, b-Müşriklerin hacc merasimine katılma haklarının olmayışı c- Çıplak kimselerin tavap etmesinin yasaklanması ki, ozamana kadar müşrikler bunu yapıyorlardı. d- Müşriklerin Mescidü’l-Haram’a girişiminin yasaklanması
  4. Mahmut Akısi el-Bağdadi, Ruhu’l-Maani, 2 baskı, Beyrut, C. 1, Tevbe Suresi tefsiri
  5. wikishia ve balaghah web sayfalarından derlenmiştir.

REKLAM


Web sayfamızda yayınlanan reklamlar giderlerimiz için tıklamanız halinde finans kaynağıdır. Sitemiz içerikleri ile alakası yoktur. Uygun olmayan içerikleri Whatsapp üzerinden ekran görüntüsü ile bize iletmenizi rica ederiz.








Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.