SA’LEBİYE KONAĞI

SA’LEBİYE KONAĞI

Hüseyin b. Ali’nin (aleyhisselam) kafilesi, “Hüzeymiye” ve “Zurud”dan sonra, “Sa’lebiye” konağına vardı. Bu konakta kendisinden üç söz nakledilmiştir.

Onlardan birini Hz. Müslim’in şehadeti münasebetiyle, diğer ikisini de iki ayrı şahsın sorusunun cevabında buyurmuştur. İmam’ın (aleyhisselam) bu üç sözünü sırasıyla burada naklediyoruz:

İmam’ın (aleyhisselam) ilk sözü, Müslim b. Akil’in şehadetiyle ilgilidir. Taberî ve diğer tarihçiler, bu olayı, Abdullah b. Müslim’den ayrıntılarıyla nakletmişlerdir. Biz ise bu olayı özet olarak naklediyoruz:

Kûfeli İbn Selim şöyle diyor:

“Ben ve arkadaşım “Muzrî” hac amellerini yaptıktan sonra, hemen Hüseyin b. Ali’nin (aleyhisselam) kervanına, ulaşmak ve Hazretin işinin sonucunu öğrenmek için ona doğru hareket etmeye karar alıp yola çıktık. “Zurud” konağında, hazretin kafilesine ulaştık. Burada Kûfe’den gelen, “Bekir” ismindeki bir yolcuyla karşılaştık; Kûfe’nin durumunu sorduğumuzda şöyle dedi: ‘Allah’a andolsun ki, ben Müslim b. Akil ve Hani b. Urve’nin öldürülmelerini ve cesetlerinin Kûfe pazarında yerlerde sürüklendiğini kendi gözümle gördükten sonra şehirden ayrıldım.”

Abdullah diyor ki: “Bu haberi öğrendikten sonra Hüseyin b. Ali’nin (aleyhisselam) kafilesine katılıp, akşam sıralarında “Sa’lebiye” konağına vardık. Bu konakta İmam (aleyhisselam) ile yakından görüşüp, Müslim ve Hani’nin şehadet haberini ona bildirdim.”

İbn Selim diyor ki:

İmam (aleyhisselam) bu sözü duyduğunda,

“İnna lillah ve inna ileyhi râciûn.” dedi ve gözünden yaşlar boşandı. Benî Haşim ve İmam (aleyhisselam) ile birlikte bulunan kimseler de hep birlikte ağladılar. Kadınların bile ağlayıp inleme sesleri duyuluyordu. Meclis sakinleştikten sonra Abdullah ve onunla birlikte olanlar İmam’a (aleyhisselam) : ‘Ey Resulullah’ın torunu! Müslim ve Hani’nin öldürülme meselesi, sizin Kûfe’de taraftarınızın olmadığını gösteriyor; buradan geriye dönmeniz  iyi olur.’ dediler.”

Diğer taraftan Akil’in çocukları da: “Hayır, Allah’a andolsun ki Müslim’in intikamını onun katillerinden almadıkça veya onun gibi biz de şehit olmadıkça davamızdan vazgeçmeyeceğiz.’ dediler.”

Abdullah ve onunla birlikte olan kimseler ile Akil’in çocukları arasındaki tartışmalar uzadı. Her biri kendi görüşünü kabul ettirmek için delil ve teyitler zikrediyordu; bununla birlikte onların hepsi İmam’ın (aleyhisselam), bu hususta kendi görüşünü ve aldığı kararı açıklamasını bekliyorlardı.

İmam (aleyhisselam), bu olaya ilişkin şöyle buyurdu:

“Müslim ve Hani gibi kimselerden sonra hayatın hiçbir hayrı yoktur.”(1)

BİR SORUYA CEVABI

Bir şahıs “Sâ’lebiye” konağında Hüseyin b. Ali’nin (aleyhisselam) huzuruna çıkıp, şu ayetin tefsirini sordu:

“Kıyamet günü, herkesi ve her topluluğu kendi imam ve önderleriyle çağıracağız.”(2)

İmam (aleyhisselam) cevabında şöyle buyurdu:

“Evet, öyle imam ve önderler vardır ki insanları doğru yola, saadet ve mutluluğa doğru çağırır; bir grup insanlar da ona olumlu cevap verip itaat ederler. Diğer bir önder de vardır ki bedbahtlık ve sapıklığa doğru davet eder; diğer bir grup da ona olumlu cevap verirler. Birinci grup cennete, ikinci grup ise cehenneme gider!”

İmam (aleyhisselam) daha sonra şöyle buyurdu:

“İşte bu Allah Teâlâ’nın buyurduğu (bir grup cennettedirler, diğer bir grup da cehennemde)(3) ayetinin diğer bir manasıdır.”(4)

BİR BAŞKA SORUYA CEVABI

Bu, İmam’ın (aleyhisselam) Sa’lebiye konağında huzuruna varan Kûfeli birisine buyurduğu üçüncü sözdür. İmam (aleyhisselam) o adama şöyle buyurdu:

“Bil ki eğer Medine’de seninle karşılaşsaydım, Cebrail’in evimizdeki ayak izinin yerini (5) ve ceddime vahiy getirdiği yeri sana gösterirdim. Ey Kûfeli kardeşim! Biz Ehlibeyt’ten ilim alınır (ilim kaynağı bizleriz.). Acaba bunlar biliyorlar da biz mi bilmiyoruz? Bu imkânsız bir şeydir.”(6)

___
1- Ensabu’l-Eşraf, Belazurî, c. 3, s. 163. Taberî, c. 7, s. 293. el-Kâmil, İbn Esir, c. 3. s. 278. el-Bidaye, İbn Kesir, c. 8, s. 168. el-İrşad, Şeyh Müfid, s. 222. el-Lühuf, Seyyid İbn Tavus, s. 41. Siyeru A’lami’n-Nübelâ, c. 3, s. 208.
2- İsra, 72.
3- Şura, 7.
4- el-Emali, Şeyh Saduk, s. 30. Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 221.

5- Mir’atu’l-Ukul da şöyle diyor: “Cebrail’in ayak izinden maksat: onun
durduğu ve Peygamber’den izin istediği yerdir. Şimdi bu yere yakın
olan kapıya Babu Cebrail (Cebrail’in kapısı) diyorlar.
6- Besairu’d-Derecat, s. 11. Usul-u Kâfî, Babu Müsteka’l-İlm min Beyti
Al-i Muhammed (sallallahualeyhivealih).

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.