Bu makale ile Şia fıkhına göre Abdest nasıl alındığına dair hadisi sizlere ulaştırmış olacağız. Ancak burada vurgulamak istediğimiz konu zamanın İmamının emrine tabi olmanın önemini hatırlamaktır. Ali b. Yaktin İmamının emrini sorgulamadan hemen ameline dökmüş ve netcesinde İmamın rızası ve canın sağlığını elde etmiştir. Zamanın İmamı, İmam Mehdi aleyhisselam’ın emrine tabi olmak ümidi ile….
Muhammed b. Fazl şöyle diyor: Dostlarımız arasında, ayağa mesh edildiğinde parmak uçlarından ka’beyn’e kadar mı (ayağın üzerindeki tümsek), yoksa ka’beyn’den parmak uçlarına kadar mı çekileceği konusunda ihtilaf çıkmıştı. Ali b. Yaktin bu konuda İmam’a bir mektup yazdı ve cevap talebinde bulundu.
İmam cevabında şöyle yazdı:
Yazmış olduğun ihtilâftan haberdar oldum. Bu konuda şöyle yapmalısın: Üç defa ağzını ve burnunu yıka, üç defa da yüzünü yıka ve suyu yüzündeki kılların arasına ulaştır, ellerini parmak uçlarından dirseklere kadar yıka, başının tümünü meshet, kulağının iç ve dışlarını da meshet, ayaklarını ka’beyn’e kadar üç kez yıka ve bu emirden tecavüz etme!
Bu emir Ali b. Yaktin’e ulaşınca, Şia’nın abdest şekline tamamen ters düşen bu emre şaşırdı. Ama kendi kendine; “Mevlam böyle bir şeye emrettiyse, bir bildiği vardır. O hâlde onun emrine göre amel etmem gerekir.” dedi. O tarihten itibaren bu emre uygun ve Şia’nın aksine abdest almaya başladı.
Birisi Harun’un yanında kovculuk yaparak şöyle dedi:
“O Rafizî’dir ve seninle muhaliftir.” Harun yakınlarından birine şöyle dedi: “Ali b. Yaktin hakkında defalarca bana bazı sözler söylemişler. Onun bizim yolumuza aykırı bir yol takındığını ve Rafizî mezhebine yönelik olduğunu söylemişler, fakat ben onda hiçbir hata görmemişim, onu defalarca sınamışım, ithamı kanıtlanacak bir şey onda görülmemiştir. Senden isteğim, benim tarafımdan olduğunu fark etmeyecek bir şekilde gizlice onu imtihan etmendir. Eğer benim imtihan ettiğimi anlarsa, korkar ve biz de hedefimize ulaşamayız.”
Adam şöyle dedi: “Şiîler abdest almada Sünnîlerle muhalefet ederler; bu konuda tembellik yaparak ayaklarını yıkamazlar. Eğer Ali b. Yaktin’i tanımak istiyorsan, abdest alırken onu izlemen yeterlidir.”
Harun bu fikri beğendi. Bu konuşmadan bir müddet geçtikten sonra, Harun, Ali b. Yaktin’i evinde bir işle görevlendirdi. Harun bir gün namaz vakti, duvarın arkasında saklanarak onu gözetledi. Ali b. Yaktin su isteyip, İmam’ın (aleyhisselam) buyurduğu (yukarıda zikredildiği) gibi abdest alıp ayaklarını yıkadı. Harun onun bu şekilde abdest aldığını görünce, elinde olmaksızın ortaya çıkarak; “Artık senin Rafizî olduğunu söyleyen herkes yalan söylüyor.” dedi. Artık ondan sonra Harun ona karşı iyimser oldu.
Kısa bir zaman sonra İmam Musa b. Cafer’den (aleyhisselam) Ali b. Yaktin’e şöyle bir mektup geldi:
Bundan sonra Allah’ın buyurduğu gibi abdest al. Yani yüzünü, birinci defa farz, ikinci defa sünnet kastıyla yıka ve kollarını dirseklerden parmak uçlarına doğru sıvazla, baş ve ayaklarını da ellerinin ıslaklığı ile meshet; zira bundan sonra sana korku yoktur. Rahat ol. [1]
________
1- el-İrşad, Şeyh Müfid, c.571; Keşfu’l-Ğumme, Erbilî, c.2 s.225
Bir yanıt bırakın